Güneydoğu Gezisi

Yaklaşık 2 hafta önce 16 kişilik arkadaş grubumuzla bir güneydoğu gezisi organize ettik. Hem Güneydoğu illerinin (özellikle Peygamberler şehri Urfa) manevi havasını hissetme hemde yöresel yemeklerinden istifade ettiğimiz bir lezzet turu oldu...

Gezimiz Diyarbakır havaalınından itibaren ilk olarak tarihi Hasanpaşa hanındaki kahvaltıcı Mustafa'da başladı...Şark odasında, yer sofrasına donatılan o çok çeşitli ve yöresel lezzetlerden oluşan kahvaltının tadı hala damağımızda..

Güneydoğu insanının o samimi karşılaması gerçekten bir başka. Gittiğimiz yemek yediğimiz tüm mekanlarda sanki mekan sahibinin evine konuk olmuşuz gibi muamele gördük.. Girer girmez "Başım gözüm üstüne, buyrun" sözleriyle karşılanıyorsunuz..



















Hasanpaşa hanında kahvaltı yapılacak 2 mekan var, Kahvaltıcı Mustafa ve Kahvaltıcı Kadri Usta. Diyarbakır'a yolunuz düşerse bu mekanlardan birinde kahvaltı yapmanızı tavsiye ederim.

Yaptığımız kahvaltı bizi öyle tok tuttu ki öğle yemeği yiyemedik meyveyle geçiştirdik.

























Diyarbakır'da birkaç ziyaretten sonra Mardin'e geçtik. Günlerin orda 1 saat kadar daha kısa olması ve havanın erken kararmasından dolayı önce Hasan Keyf'e geçtik. Mükemmel bir manzara...























Hasan Keyf'ten birkaç kare..



















Taş oyukların bir kısmının içinde halen yaşayan insanlar



















Bu leylekler Hasan Keyf'de 12 yıldır bu caminin minaresinde yaşıyorlarmış.

























Hasan Keyf'den sonra Mardin'in merkezindeki gümüşçüler çarşısını gezdik. Mardin'e has bıttım otlu sabun ve kuruyemişlerin satıldığı dükkanlardan da alışveriş yaptıktan sonra Urfa'ya geçtik..

Akşam yemeğini Urfa'da Yıldız Sarayı Konuk Evi'nde yedik. Eski Urfa evlerinin mimararisi bozulmadan restorasyondan geçirilmiş olarak hizmet veren birçok konuk evi var. Bu konuk evlerinde sıra gecesi eşliğinde çiğ köfte yoğuruluyor. Biz sıra gecesini şöyle bir gördükten sonra bize ayrılmış şark odasında Urfa lezzetleri eşliğinde güzel bir akşam geçirdik.























Her şey o kadar acıydı ki lahmacun bile sanki kıymayla değil de sadece isotla yapılmış gibiydi.. Urfa'da yediğimiz çiğ köftede İstanbul'da yediklerimizden çok farklı. Bulgurları çiğ ve sertti ve çok daha acıydı. Acıya damağım o kadar alışmışki geldikten sonra 1-2 gün bizim yemekler biraz yavan geldi doğrusu.
Konuk evinde yemek çorba ve çiğköfte ve içli köfteyle başlıyor. Ardından fındık lahmacunlar ve salata geliyor.

























Sırayı urfa kebap ve karışık kebap alıyor. Bitişte fotoğrafını çekmeyi unuttuğum şılık tatlısı ve ve içmekte zorlandığımız mırra kahvesiyle oluyor.
























Ertesi gün Urfa'nın dar sokaklarında tarihi Urfa evlerini gezme imkanımız oldu. Bakırcılar çarşısından hediyelik eşya, biber salçası, isot biberi vs aldık.
























Yapılar çok eski. Urfa'nın Anadolu'nun en eski şehirlerinden olduğu ve ilk yerleşim tarihinin 11.000 yıl öncesi olduğu söyleniyor.























Bir sonraki durağımız Balıklı Göl oldu. Resimde Hz. İbrahim'in ateşe atılmak için asıldığı rivayet edilen mancınıklar.
























Dünyanın hiçbir yerinde aynı türden bulunmayan balıklar..




http://www.youtube.com/get_player





Balıklı gölden sonra dünyanın en eski islam üniversitesinin bulunduğu Harran'a geldik. Geniş harran ovası, taş kubbeli evleri ve tarihi şehir kalıntılarıyla Harran açık hava müzesi gibiydi.



















Üstte müze haline getirilmiş taş kubbeli Harran evi...
























Çok küçük şeylerden mutlu olabilen, bir Harranlı kız çocuğu...

Harran'dan sonra Eyüp as mağarası ve camisiyle gezimizi bitirdik. Gaziantep'e de gitmek istiyorduk ancak dediğim gibi günlerin kısa olması ve bizim zamanımızın olmamasından dolayı 3 ili ancak gezebildik. Gezimizi sadece ana hatlarıyla aktarmaya çalıştım. İmkanı olan herkese Güneydoğu turu tavsiye ediyorum.

Benim sırada ailemle daha geniş zamanda yapmak istediğim bir Karadeniz turu planı var..

Tepside Kumpir

Kurban bayramının 3. gününde kumpir ne alaka diyebilirsiniz. Son zamanlarda yeni yazı eklemeye çok fırsat bulamadığım için müsaitken bu tarifide paylaşayım istedim.
Herkesin mübarek Kurban bayramını tebrik ediyorum. Hz İbrahim ve İsmail'in teslimiyetle kazandığı imtihanı, Rabbim bizleride emre boyun büküp, teslimiyetle imtahanlarını kazanan kullarından eylesin...

Malzemeler:

- 12-15 adet patates
- 3 yemek kaşığı tereyağı
- 1 büyük kase rendelenmiş kaşar peynir
- 1 küçük konserve garnitür
- 1 küçük konserve mısır
- 7-8 adet kornişon turşu
- Arzuya göre zeytin, sucuk ve mantar

Hazırlanışı:
Patatesler haşlanır, ezilir sıcakken tereyağıyla karıştırılıp borcama yayılır. üzerine kornişon turşu haricindeki tüm malzemeler döşenir ve 180 dereceye ayarlanmış fırında kaşar eriyene kadar pişirilir. Fırından çıktıktan sonra ince doğranmış kornişon turşu da eklenir. Ketçap ve mayonezle sıcak servis yapılır.

Teyzemlerle Çay Sofrası

Teyzelerimle hepimiz aynı şehirde olmamıza rağmen günlük hayatın yoğunluğundan bir türlü biraraya gelememekten yakınıyorduk. Geçtiğimiz hafta çarşamba 3 teyzem, annem ve kızkardeşim bende öğleden sonra çayında toplandık. Bundan böyle her ayın ilk çarşambası birimizde toplanmaya karar verdik. Aralık ayındaki bir sonraki toplantımız annemde olacak. Herbiri lezzet ustası olan bu hanımların tariflerinide sitemde yayınlayacağım. Yemekler bahane en nihayetinde ancak benim için ve bütün bayanlar için de öyle olacağını tahmin ediyorum teyzeler bir farklı seviliyor. Annenin yerini tabi kimse tutamaz ama anneye en yakın isim kim diye sorulursa bu kişiler şüphesiz teyzelerdir.

Geçtiğimiz hafta ağır bir grip geçirdiğim için onlara istediğim gibi hazırlık yapamadım.
Onlar için hazırladıklarım;












Cevizli kereviz salatası (havuç eklemedim)










Baklava yufkasından pırasalı börek













Tepside kumpir










Muzlu ve hindistan cevizli pasta
 

Elmalı Turta Template by Ipietoon Cute Blog Design